Zeynep TOKER
Söz yazarı, prodüktör ve trompet sanatçısı Barış Demirel; ikinci stüdyo albümü Bi’ Aralar İyiydim‘i geçtiğimiz günlerde müzikseverlerin beğenisine sundu. Hem neşe hem de hüzün dolu bu albümü bir ev stüdyosunda kaydeden Demirel, eve stüdyo ortamını kurmakta geç kaldığını, orada çok keyifli olduğunu dile getirdi. Öyle ki Barış Demirel’in hiç durmaya niyeti yok gibi… Üretmeye tam gaz devam ediyor! Şimdiden üçüncü albümüm bitti sayılır diyor ve ekliyor, “Ayrıca Kadebostany ile 2 adet düet geliyor yeniden. Yakında çok heyecanlandığım bir cover yayınlıyorum. 90’lar Türkçe pop’un en güzel şarkılarından biri…”
ο İkinci albümünüz Bi’ Aralar İyiydim’i çok yakın zamanda yayınladınız. İlk olarak albüm sürecini merak ediyorum. Ne kadar sürede tamamlandı, hazırlık aşaması nasıl ilerledi?
Evimde beni beni tatmin edecek kadar prodüksiyonlar çıkarabildiğim bir ev stüdyosu kurdum. Bütün işlerimi orada yapıyorum. İşim gereği sürekli oradayım, kayıttayım. 3-4 ayda bitti bu albüm. Prodüktörlüğünü sayısız işte birlikte çalıştığım dostum Da Poet ile birlikte üstlendik. Özel bir hazırlık aşamam yok. Sürekli çalıyorum, söylüyorum.
ο Albümü ev stüdyosunda kaydetmek nasıl bir deneyimdi?
Canlı davul kaydetmeyeceksem bir başka stüdyoya ihtiyacım olmuyor. O yüzden evdeki ekipmanlarım ile profesyonel düzeyde sonuç alabiliyorum. Çok geç kalmışım bu ortamı yaratmak için. Nazar değmesin çok keyifliyim orada.
ο Albümdeki melodiler neşeli, enerji dolu fakat sözler ise bir o kadar karamsar. Denk geldiğimiz birkaç anı düşününce bu kadar ‘melankolik’ biri değilmişsiniz gibi geliyor bana. Bu albüm biraz Barış Demirel’in iç yolculuğuna çıktığımız, kendisini biraz daha yakından tanıdığımız bir albüm mü?
Güzel dedin. Aynen öyle. Ama karamsar değil ya sözler. Normalimiz bu bence çoğumuzda. Karakter olarak duygusal biriyim, uğraşıyorum kendimle. Sevmeye çalışıyorum. Hayırlısı bakalım. Bu albümün havası da öyle bir yerde benim için.
ο Da Poet, Kamufle, Kayra ve Islandman albümde gördüğümüz diğer isimler. Bu isimlerle çalışmak nasıl süreç? Aynı zaman yakın arkadaş olmanızın üretim süreçlerinde dezavantajı oluyor mu?
Hepsi alanında çok başarılı ve çok iyi isimler. İhtiyaç durumunda bana destek oldular, ölü taklidi yapmadılar. Hepsiyle farklı projelerde ya da şarkılarda daha önce de çalışmıştım. Yine uzatmadan, hiç sorgusuz, direkt el attılar sağ olsunlar.
ο Barış Demirel solosu diye bir gerçek var. Bilmediğim bir parçayı dinlerken birden ortama giriş yapan trompet solosuna ”Bu Barış Demirel!” diyebiliyorum. Kendinize has bir çalma tekniği nasıl oluşturdunuz? Bunun püf noktası nedir?
Taklit ede ede, birilerine özene özene kendimi bulmaya çalıştığım bi’ yol bu. Birileri gibi çalmak istemek, birileri gibi söylemek istemek, birileri gibi konuşmak, birileri gibi aşık olmak… Böyle böyle kendimi buluyorum. 35’ime tıngır mıngır iyi geldim bence.
Duyduğun şey her zaman tamamen ben değilim belki ama içimdeki müziğin yoğunluğunu biliyorum. Kendimi müzikte iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum.
ο Barış Demirel ‘şu aralar’ nasıl peki?
İyiyim çok şükür. Hayallerimde ve ekmeğimdeyim. Daha iyi olacağız inşallah. Umutluyum.
ο Toplum olarak yaşadığımız tüm olumsuz süreçlerden ilk etkilenenlerden maalesef müzisyenler oluyor. Siz tüm bu süreçlerle nasıl başa çıkıyorsunuz? Tüm bu kriz anları için kendinize göre bi’ ‘hayatta kalma kiti’ oluşturdunuz mu?
Bir kitim yok. Git geller, dalgalanmalar, kaygılar, kaygıları bastırmaya çalışmalar, sabah akşam bana iyi geldiğine inandığım ilaçlar… Ülkede her olumsuzluğu paket paket gördük son yıllarda. Alışmak istemiyorum. Hala hayattayım, durmamaya çalışıyorum.
ο Bir röportajınızda Peyote zamanları için “Şu anki gibi sektörel bir yamyamlık yoktu.” diyorsunuz. Bunu biraz açma şansınız var mı? Şu anki müzik sektörü mekanlar, dinleyici ve plak şirketleri açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha önce bir röportajda söylemiştim; oldu mu eser sana içerik… diye. İstediğin kadar uğraş, nihayetinde çok hızlı tüketilen, like’la geç, kaydır geç gibi bir duruma geldi müzik yayınları. Her hafta bir sürü şarkı, albüm yayınlanıyor. 2 hafta sonra geçmis olsun kardeşim artık eski bir albümün var. 2000’lerin son yarısında Peyote bambaşka bir konu, bir efsanedir. Kendi müziğimizi yapabildiğimiz, bize sahne veren tek kaliteli konser mekanıydı. Şu an kariyerinde yürümüş birçok dostumu orada tanıdım. Bizim meslek lisemizdi orası. Hakan Orman’ı hasretle anıyor, selamlıyorum.
ο Albüm çok taze ama yine de yeni bir şeyler gelecektir diye düşünüyorum. Yıl içerisinde dinleyicilerinizi neler bekliyor
3. albümüm bitti sayılır. Oradan şarkıları bu yıl salmaya başlayacağım. Ayrıca Kadebostany ile 2 adet düet geliyor yeniden. Yakında çok heyecanlandığım bir cover yayınlıyorum. 90’lar Türkçe pop’un en güzel şarkılarından biri… İş birliklerine ve konserlere, kliplere devam… Daha çok görüneceğim.
ο Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Back on Stage okurlarına ne söylemek istersiniz?
Görüşmek üzere, akıl sağlığı diliyorum hepimize.